Adam Yavlağa dönerek “beni uzak bir yere götürmeyeceksin dimi?” diye sormuş. Yavlak sırıtarak “akıl akıl peşime takıl, yakın olur uzaklar unutma sakın!” demiş. Yavlak abdal ve adam hocayla vedalaştıktan sonra Altıparmak Caddesinden yukarıya doğru Yavlak önde adam arkada yürümeye başladışlar. Yaklaşık üç dakika boyunca Yavlak Abdal önde adam arkasında yürüdükten sonra
Yavlak Abdal sıralı merdivenlerin önüne gelene kadar hiç konuşmadı “sıra basamaklarda hadi durma anı yaşa” adam yan taraftaki yürüyen merdivenleri görünce isyan ederek “ Yavlak yan tarafta yürüyen merdivenler varken niye bize merdiven çıkarttırırsın? Yorulmayalım hadi gel.” dedi. Yavlak arkasını dönerek isyankar bir bakışla “her basamak bir an, anın içinde yaşayan nice sultan, komutan, bezirgan. Anla diye çıkarız adım adım, yorulunca varırsın tadına yaşamanın.” Adam oflaya oflaya merdivenlerden çıkmaya başladı. On, yirmi basamak sonra gerçekten de şimdiye kadar buralara ayak basmış birçok insanı düşündü, o insanlar acaba hangi duygularla buralardan geçti, nereye gidiyorlardı, acaba onlarda buralara ayak basarken benim gibi düşünmüşler miydi? diye kafasından geçirdi. Tepeye vardıklarında adam bir şeyi fark etmiş, merdivenleri çıktığı süre boyunca günlük hayattaki sıkıntıları hiç aklına gelmemiş, sadece anı yaşamış ve mutlu ve huzurlu olmuştu. Demek Hacı dedenin anlatmaya çalıştığı buymuş dedi içinden adam.
Anın kıymeti gününün olmamasıdır yalnız insan ve meşgul olduğu vardır… ve tabi duyduğu haz.(MYL)
Yavlak abdal adama dönerek “vardın mı tadına huzurun, mola gibidir yaşamda, bir de o hazzı… sen sor her an yaşayana.” Yavlak abdal sanki adamın aklını okumuştu, yürümeye devam ettiler bir süre sonra Yavlak abdal durdu ve adama “ bak bakalım görebilecek misin sen şu anda akan zamanı durdurabilecek misin?” dedi. Adam Yavlak abdalın gösterdiği yere doğru baktı… Otuz yıldır Bursada yaşıyordu ama sanki Bursayı ilk defa görmüştü. Bursanın tamamı uçsuz bucaksız haliyle ayaklrının altında, gözlerinin önündeydi. Üç dakika bile sürmeyen merdiven yolculuğunda bile neler yaşamıştı ama şu an gördüklerini yaşamaya bir ömür yetmezdi. Köyü, yaşadığı kayıplar, çektiği zorluklar aklından uçup gitmişti. Berrak ve huzur veren havayı ciğerlerine doldurdu. Bursayla birlikte kendini de zamanın akışına bırakmış adeta kendini Bursaya katmıştı.
Kaybolmak bir manzarada, meşgalede, aşkta ve meşkte
işte hep bundandır…
Tatmak huzuru bir gülüşte, nefeste ve ansızın duyduğun bir seste…
uyanmak istemeyeceğin bir hülyadır.
Aranarak bulunmaz huzur mutluluk ve dahi niceler
ama bulanlar hep arayanlardır.
Bulduktan sonra unutan ve kendine harcayan görürsen…
İşte o insandır.
Adam uzaklara doğru bakarken bir tabela gördü “Pehlivanoğlu İnşaat” tam o anda dünyasına döndü ve hemen saatine yöneldi. “Ah be yavlak! Sen bana ne yaptın toplantıya 10 dakika kalmış, şimdi senin yüzünden arayıp gecikeceğimi haber vermek zorundayım. Ne duruma düşeceğim şimdi insanların gözünde be adam!” sinirle ayağını yere vurdu ellerini belinde birleştirerek “Bak!, tabelayı işaret ederek, Şurayı görüyor musun, işte benim tam on dakika sonra oranın ihalesiyle alakalı toplantım var. Ben senin ve o boş boş konuşan bir ayağı çukurda dedenin saçmalıkları yüzünden geç kalacağım. Ben otuz senedir bunun için yaşadım, bütün o acılara, zorluklara, babama ve köydeki o cahillere rağmen buralara kadar geldim. Neymiş, anı yaşayacakmışım bir işinize bakın arkadaş! Ben en dipten en tepeye geçmişime söve söve geldim, her adımımda ona yumruklar savurarak, yere yıkarak geldim. Kimse bunu elimden alamaz. Ben gidiyorum.”
Yavlak abdal başını eğdi, adamın söylediklerini sanki masum ufak bir kız çocuğu gibi sağ ayağını yerde ufak yuvarlaklar çizerek dinledi. Adamın sözü bitince yavaşça kafasını kaldırdı ve umudunun son kırıntılarını da kullanır gibi adama bakarak ufak bir adım attı. Adamın kulağına eğildi ve şairin sözünü adamın kulak çeperine işledi:
Bir zafer müjdesi burda her isim:
Sanki tek bir anda gün, saat, mevsim
Yaşıyor sihrini geçmiş zamanın
Hâlâ bu taşlarda gülen rüyanın.
Güvercin bakışlı sessizlik bile
Çınlıyor bir sonsuz devam vehmiyle.
Gümüşlü bir fecrin zafer aynası,
Muradiye, sabrın acı meyvası,
Ömrünün timsali beyaz Nilüfer,
Türbeler, camiler, eski bahçeler,
Şanlı hikâyesi binlerce erin
Sesi nabzım olmuş hengâmelerin
Nakleder yâdını gelen geçene.
(Bursada zaman,Ahmet Hamdi Tanpınar)
今
Comments