Savaşın ortasında doğmuştuk Kalem en uzak nesneydi bize Silah yakıştırılmıştı elimize Bir coğrafya düşünün Kanla sulanmış toprakları...

Seninle baş başa kalalım bu gece. Sen düşüncelerimle savaş, Ben ise duygularınla barışayım. Çıkıp özür dileyelim insanlardan. Sen...

Hayatta olup olmadığımdan bihaberdim, Maltepe’nin denizi bir kılıç gibi kesmişti ciğerimi, Şimdi ciğerim kesik ve bihaberim hayatta olup...

bir gölge gün ışığında öldü yaşamak pek eskiydi hüzün vardı belki ilk defa korku kapıyı çaldı anne sıcaklığında ölmek... yaşamın sırtında...

çıkmışım İskenderpaşa’dan pis pis yürümeye bilinir ki iskenderpaşa’da gök turuncudur iskenderpaşa olmaksa amacım ben göğü mor çizerdim...

Genç bedenlerimiz Yaşlı ruhlarımız vardı Ve çalınmasını istediğimiz Son bir şarkı Tek bir ses bile duymaya Tahammülleri yoktu Sesimizi...

Saygı bekleyip sevgiden yoksun kılmaya ne denir Bir ailede neden her şey küçük bir çocuktan beklenir Kavgayla geçen akşam yemeğinde ruhun...

Bir fabrikadan çıktık sanki Hepimiz benzer ürünleriz Aynı düşünür aynı şeyleri söyleriz Biz insan değil Fabrika ürünleriyiz Farklı olmak...

eski bir anı gibi taşıyor kederim kırışıyor yüzümün denizleri ey azalan zamanı kalbimin ey dizelerimin sessizliği sen çırpındıkça dirilir...

Bir saniye... Bir dakika... Ha dur! Beklerken; Olmuş bir saat! Akrep; Dur demez yelkovanına. Zaman; Dönüşür zamansızlığa. Dur! Dinle!...

Uzun zaman sonra elime kalem aldım nihayetinde. Kulağımda Cem Karaca’dan ‘ Çok yorgunum’ adlı parça tınılıyor. Uzun zamandır da seni...

Fırtına koptu birdenbire Yandı ağaçlar Kül oldu masum hayvanlar Dünya durdu birdenbire Yolda yürüdü kadın Canına kıyıldı ansızın Yine...

Şair olmadım hiçbir zaman, Yazdım sadece içimden gelenleri. Susamadım haksızlığa, Bırakamadım çocukluğumu kanlı sokaklarda. Bir yara gibi...

Bebek teli inceliğinde, kıvırcık mı kıvırcık Sarı mı sarı, hafif içe basar Süt dişleri dökük, saçları kulak ardında Ve hep kat kat...

Günler acımasızca geçiyordu Göz altlarımıza bir çizik daha atılıyordu Zaman kıyıyordu bize Biz ise yeniliyorduk geçmişe Uzun ve yorucuydu...

Sanki toprak kokusu duyuyorum Uçuşan beyaz kelebekleri görüyorum Bir çocuk sesi geliyor uzaklardan Seni kalbimle düşlediğim zaman Sanki...

Gökyüzünde sana salıncaklar ayırmıştım Salıncağın ipinde boğulduğumda ayılmışım Seni sevmek değil sana tapmaktı yanlışım Toz pembe...

Düştüğümde gözlerin tutsun istiyorum beni Adımızın arasında kaç harf varsa Birleşsinler bir gece vakti İnce bir iç acısı senide tutsun...

Yavaş yavaş kaybediyorum her şeyimi. Önce sen, sonra eşyalarım, Anılarım, hayallerim ve umutlarım. Hepsi bir bir kayıyor avucumdan,...

Gökyüzünün gri yalnızlığına terk ediyorum kendimi Güneş hiç doğmuyor ve günler geçmiyor böylece Suskun Troya' nın gölgesine sığınıp...